MEDDAHLIK
İyi haftalar sevgili okurlar.
Ramazan ayını yeni uğurladık ve canlı yayınlar ile geleneksel Türk tiyatrosu yaparak seyirci karşısına çıktık. Elimizden geldiğince orta oyunu, Karagöz-Hacivat, kanto ve meddah gösterileri icra ettik. Bu hafta da meddahlıktan söz etmek istedim sizlere.
Meddahlık, taklit ve canlandırmalarla dinleyiciyi eğlendirmek ve eğlendirirken de seyircinin dersler çıkarması amacı güdülmüş öykü anlatma sanatı olarak tanımlanır. Bu sanatı icra edenlere Arapça öven, metheden anlamlarından türeyen meddah denilmektedir. Meddah sanatını icra ederken iskemlesinde oturur, bastonu ve mendili vardır. Bastonuyla yere vurarak seyircinin dikkatini toplar. Yeri geldiğinde o bastonu tüfek ya da şemsiye yapar. Mendilini baş örtü yapar, bir kadın karakteri taklit eder. Hak dostum hak diye başlar anlatmaya. Meddah oyunlarının konuları, çoğu zaman seyirci profiline, ilgisine, sosyal ve siyasal gündeme bağlı bir şekilde doğaçlama olarak ilerler. Meddahlık geleneğinin usta çırak ilişkisi içerisinde sözlü anlatımlar yoluyla yaşatılması, anlatılan öykülerin günümüze ulaşmasını güçleştirmiştir.
Dolayısıyla yayımlanmış meddahlık metinleri oldukça azdır. Ki; o dönemler okur yazarlık oranı da çok düşük olduğundan dolayı, internet çağında bile olsak, her ramazan ayında yeni hikayeler ve orta oyunları bulmakta şahsen zorluk çekiyorum. Geçmişte meddahlar sanatlarını, saraylarda, köşklerde, kıraathanelerde icra ederlermiş. Günümüzde ise daha çok ramazan şenlikleri ve dini bayramlarda karşımıza çıkar oldu.
Turne organizatörüm sevgili Fatih Gündoğdu, Burak Sergen’in tek kişilik “Neyzen” isimli oyununu organize etmişti. İzlediğimde o oyunun da bir çeşit meddahlık olduğunu gördüm ve günümüzde hala meddahlık tekniklerinin kullanılmasından mutluluk duydum ve söylemek isterim ki, bu güne kadar gördüğüm tek dram meddahlık örneğiydi o oyun.
Minür Özkul, Erol Günaydın, Altan Erkekli, Gazenfer Özcan, gibi ustalar, Osmanlı’dan sonra Cumhuriyet döneminde bu sanatı yaşatmak için emek harcamışlar ve bazı kayıtları internet ortamında mevcut. İyi ki de mevcut, onlar da olmasa biz yeni nesil tiyatrocuların işi oldukça zor olurdu. Bu sanatın bilinen daha eski ustaları da Hakkı Karadayı, İsmail Dümbüllü ve İsmail Dümbüllü’nün ustası Kel Hasan Efendidir.
Bu arada meddahlık sanatı, 2008 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne girmiştir. Bildiğim kadarıyla günümüzde hala tiyatrocu Mehmet Esen, belirli organizasyonlarda bu sanatı yaşatmak adına meddahlık yapıyor. Buradan da kendisine selam olsun.
Bir sonraki sayıda, başka bir konu ile buluşmak üzere.
Sağlıkla kalın.